2 Haziran 2025 Pazartesi

 HAYALET DEVLET, HAYALET TANRI, HAYALET TOPLUM

TÜM "İZM"LERE SAVAŞ





Nevin BİLGİN 

Bizi yöneten nedir? Devlet mi? Din mi? Toplum mu? Yoksa insanlık ideali mi? 

Alman filozof Max Stirner’e göre bu soruların cevabı açıktır; bunların hiçbiri gerçek değildir. Çünkü Stirner’in dünyasında gerçek olan yalnızca tek bir şey vardır: "Ben".

Stirner, 19. yüzyıl felsefesinin aykırı çocuğu, düşüncenin zincirlerinden başka bir şey olmayan kutsallıklara karşı çıkar.  Ona göre her türlü "kutsal" devlet, din, ahlak, insanlık, toplum sadece birer hayalettir. 



Görünmez ama hükmeden, maddesiz ama bağlayan, geçmişten sarkan zincirler gibi bireyin boynuna dolanan hayaletler…

Bu yüzden Stirner, düşünsel mücadelesini bir "hayalet avına" benzetir. Tüm "izm"lere savaş açar: sosyalizm, hümanizm, liberalizm, milliyetçilik… Bunlar yalnızca insanı kendi öz varlığından uzaklaştıran ideolojik putlardır. İnsanı kendi varoluşuna yabancılaştıran her düşünce, Stirner’in gözünde bir hayalettir. Ve her hayalet, özgürlük karşısında bir zincirdir.

TEK GERÇEK: “EGO”

Max Stirner’in başyapıtı Der Einzige und sein Eigentum (Biricik ve Mülkiyeti), bireyi felsefi ve ahlaki her otoriteye karşı ayaklandırır. Ona göre "Biricik" (Der Einzige), insanın kendisinden başka hiçbir şeye boyun eğmemesi gereken özgün, tekil, otoritesiz varlıktır. Ne kutsal kitaplar ne anayasa maddeleri ne de toplumsal normlar "biricik"e söz geçirebilir.

“Ben varsam, dünya vardır. Ben yoksam, her şey hayaldir.” Bu radikal düşünce, bireyin kendisini Tanrı’nın, devletin ya da toplumun önüne koymasını ister. Stirner için insan, herhangi bir yüksek ideali gerçekleştirmek için değil, yalnızca kendisi için yaşamalıdır.

Bu yaklaşım, “üst insan”,  varoluşçuluk, anarşizmdeki bireyci yaklaşımlara ilham oluşturmuştur. Birey, yurttaş, kul, toplum ferdi değildir, yalnızca knedi mülkiyetini, kendi varlığını tanır. 

OTORİTENİN REDDİ, SAHTE KURTARICILARA İSYAN

Stirner’in felsefesi, yalnızca geçmişe değil, bugüne de ayna tutar. Dijital çağda da hayaletler peşimizi bırakmaz: algoritmaların otoritesi, yapay ahlak düzenleri, toplumsal medya beğenileri, "iyi insan" olma kalıpları… Hepsi birer yeni kutsal, birer yeni zincir.

Ona göre gerçek özgürlük, dışsal değil içseldir.  Bu yüzden Stirner’in bireyi, ne bir kahraman ne bir kurban ne de bir azizdir. Sadece kendisidir.

Max Stirner,  için tek yasa, bireyin kendisinden doğar. Bu yüzden ne devlete güvenebilir ne dine sığınabilir ne de halk adına konuşanlara inanabilir. Çünkü her kutsal, bir başka zincirin adıdır.

Bugün, kimin adına konuştuğumuzu bilmeden konuşuyoruz. Kimi zaman "toplum" için, kimi zaman "vatan", kimi zaman "ahlak", kimi zaman "özgürlük" adına. Oysa Stirner, bu kelimelerin içini boşaltır ve bizi asıl soruyla baş başa bırakır:

“Sen kimsin? Ve gerçekten sen misin konuşan? Yoksa sadece bir hayalet mi senin yerine düşünüyor?”

Kaynakça: 

https://plato.stanford.edu/entries/max-stirner/

https://tr.wikipedia.org/wiki/Max_Stirner

https://www.felsefe.gen.tr/johann-kaspar-schmidt-max-stirner-kimdir/

https://www.youtube.com/watch?v=Ar4IhbgCBzY


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder