Semboller ve Milliyetçilik, Türkeş'in Mezarı
Temsil ve Meşruiyet Tartışması
Nevin BİLGİN
Milliyetçilik, yalnızca fikirler ve söylemler etrafında şekillenen bir ideoloji değildir. Aynı zamanda sembollerle, ritüellerle ve mekânlarla varlığını pekiştirir. Bayrak, marş, lider figürü, anma töreni, hatta bir mezar taşı… Bunların her biri, milliyetçi tahayyülün somut zeminleridir.
Bu semboller bir kimliğin, bir hafızanın, bir ideolojik mirasın mekânıdır. Ne var ki, bu sembolik alanlar bazen birlikten çok ayrışmanın aracı haline de gelebilmektedir.
Modern toplumların hayalî bir bütünlük hissiyle inşa edildiğini öne süren Benedict Anderson, ulusu “hayal edilmiş bir cemaat” olarak tanımlar.
Ona göre ulus fikri, somut ortak deneyimlerin ötesinde, bir duygusal aidiyet hissiyle sürdürülür ve bu aidiyet çoğunlukla semboller üzerinden aktarılır. Ulusal bayraklar, marşlar, lider portreleri, anıt mezarlar ya da tören alanları gibi fiziksel ve ritüel semboller, bu “hayal edilmiş” cemaatin duygusal sürekliliğini sağlar.
Eric Hobsbawm ise bu ritüel ve sembollerin çoğunun "icat edilmiş gelenekler" olduğunu, yani geçmişle bağ kurmak adına modern zamanlarda oluşturulmuş yapay yapılar olduğunu belirtir. Ancak bu yapaylık, onların etkisiz olduğu anlamına gelmez; aksine ulusal kimliğin inşasında vazgeçilmez araçlardır.
Anthony D. Smith’e göre ise ulusal kimlik yalnızca kültürel bir inşa değil, tarihsel mitlerin ve ortak hafızanın canlı tutulmasıyla var olan bir kolektif bilinçtir. Bu bağlamda bir ulus liderinin mezarı, o liderin ideolojik ve simgesel mirasının hem maddi hem de manevi temsiline dönüşür.
Türkiye'de son günlerde Alparslan Türkeş'in mezarı üzerinden yapılan tartışmalara bakıldığında, yalnızca bir siyasal figürün anıt mezarı değil, aynı zamanda Türkiye’de milliyetçiliğin kurumsallaşmış biçiminin sembolik hafızasının merkezlerinden birisi olarak görülmektedir. Bu mezarda yapılan ziyaret, her konuşma, her duruş ve her kelime, sadece kişisel değil, kollektif anlamlar üretmektedir.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Alparslan Türkeş’in Beştepe’deki anıt mezarı başında yaptığı konuşmada, PKK lideri Abdullah Öcalan’a yönelik sözleri milliyetçiler arasında tartışma yaratmış, konuşmadan daha çok konuşmanın anıt mezarda gerçekleşmiş olması tartışılmıştır. Konu, sembolik ve politik anlamda bir tartışma zemini oluşturmuştur.
Milliyetçi söylemde Öcalan genellikle “terörist başı” ya da “hain” olarak anılırken, “kurucu önder” ifadesi; teknik olarak tarafsız olsa da, sembolik düzeyde bir meşrulaştırma ima ettiği iddiası gündeme getirilmiştir.
Bahçeli'nin bu ifadeyi kullanmasındaki niyet, Kürt hareketinin içindeki bölünmeyi tanımlamaya çalışmak olsa da, bunu Türkeş’in mezarı başında yapmış olması, söylemin içeriğinden çok, yer ve bağlam nedeniyle tepkiye neden olmuş ve tartışmalı hale gelmiştir.
Çünkü burada söylenen her söz, yalnızca siyasal bir yorum değil; ideolojik sadakat ve liderlik hiyerarşisinin sembolik düzlemde yeniden kurulması anlamına gelmektedir.
AK Parti Ankara Milletvekili ve Alparslan Türkeş’in oğlu Tuğrul Türkeş, mezar başında kullanılan bu ifadeyi nazik bir dille eleştirince, bir kısım milliyetçiler tarafından nazik bir dil kullandığı için, bir kısmı tarafından da Bahçeli'ye yönelik sözleri nedeniyle eleştirilmiştir.
İYİ Parti Adana Milletvekili ve Türkeş’in kızı Ayyüce Türkeş ise daha doğrudan ve duygusal bir dille Bahçeli’yi eleştirmiştir.
MHP Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter ise bu açıklamalara tepki göstererek, liderlik hatırasının esas sahibi olduklarını savunmuştur.
Temsil ve Meşruiyet Tartışması
Tüm bu tartışmalar, modern milliyetçiliğin sembolik alanlarda sürdüğünü ve bu alanlar üzerindeki kontrolün politik bir güç mücadelesiyle belirlendiğini, siyasal meşruiyetin yeniden üretildiği mekânlar olduğunu gösterdiği gibi, günümüzde fikir ayrılıkları yaşayan ya da değişik partilerde siyaset yapan milliyetçilerin ideolojik temellendirme üzerinden tartışma yapmak yerine semboller üzerinden tartıştıklarını da göstermektedir.
Türkeş’in mezarı etrafında yaşanan tartışma, milliyetçiliğin sadece siyasi bir ideoloji değil, aynı zamanda sembolik iktidar alanı olduğunu da göstermektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder