4 Temmuz 2025 Cuma

Dans Bahane, Beden Sermaye

BEDENİN TİCARİLEŞMESİ VE ERKEKLERİN GARİP YENİ ŞEHVET DANSLARI



Nevin BİLGİN

Bir zamanlar erkek bedeninden beklenen şey belliydi: güç, otorite, sertlik, suskunluk. Sahnede olansa çoğunlukla kadındı; izlenen, arzulanan, estetik olan oydu. Ancak son yıllarda güney kıyılarında, neon ışıklar altında değişen bir şey var. Marmaris, Antalya gibi turistik merkezlerde sahneye çıkan erkekler, kadınsı kıvraklıklarla, erotik çağrışımlarla dans ediyorlar. Ama bu bir sanat arayışı değil. Bu, bedenin doğrudan bir ürüne, bir tüketim nesnesine dönüşme hikâyesi.

Sözde “dans” eden bu erkekler, izleyicinin şehvetini uyandırmak, alkışla değil parayla ödüllendirilmek üzere sahnedeler. Beden artık bir mesaj değil; bir meta. Kaslar, yağlı tenler, iç çamaşırına kadar soyulan figürler; bunların hepsi arzuyu tetiklemek için kurgulanmış. Ama işin tuhaf yanı şu: Toplumun uzun süre “erkekliğe” yüklediği mesafeli, soğukkanlı imge bu sahnelerde çözülüyor, çözülmekle de kalmıyor, ticarileştiriliyor.



Yeni Alan Erkek Bedeni

Kadın bedeninin yıllarca reklamlarda, kliplerde, podyumlarda bir süs ve satış unsuru olarak kullanıldığını biliyoruz. Ama erkek bedeninin bu şekilde açığa çıkarılması, toplumda hâlâ sancılı bir eşik. Çünkü burada yalnızca bir erotizm değil, erkekliğin tarifinin değişmesi var. Güç değil, çekicilik... Sertlik değil, şehvet... Ve bütün bunların karşılığında alınan: para.

Bu gösteriler, sadece eğlence değil; aynı zamanda erkek bedeninin metalaşmasına suskun kalan toplumun rızasıyla şekilleniyor. Kimi bu sahneleri alkışlıyor, kimi utançla bakıyor, kimi de müdahale ediyor. Ancak hepsi, o sahneye dikkat kesilmiş durumda. Çünkü o sahnede sadece dans edilmiyor; bir şey çözülüyor, bozuluyor, yeniden biçimleniyor.

Elbette dans etmek bir sanat, görsel bir sunu. Erkekler de dans edebilir tabii ki. Ama gündeme gelen danslar oldukça farklı. Daha önce pek türüne rastlanmayan cinsten. 

Bu danslar sanatın değil, şehvetin hizmetinde. Gösterinin amacı ne bedensel estetik, ne de kültürel anlatım. Amaç, arzuyu tetiklemek ve bedenin ticari değerini sonuna kadar sömürmek. Seyircinin bakışı bir müşteri bakışı; beğenir ya da değiştirmek ister. Dansçı artık bir birey değil; bir ürün, bir sunum, bir etiket. Kiminin üzerine içki dökülüyor, kimine banknot sıkıştırılıyor. Bu noktada artık sahnede insan değil, tüketime açılmış bir beden bulunuyor.

Şimdi de erkek bedeni pazara sunuluyor. 

Dans bahane, beden sermaye.

Erkek bedeninin bu şekilde sergilenmesi, kimilerine göre özgürlük, kimilerine göre yozlaşmadır. Ama her iki durumda da temel mesele şu: Neden her şey bedene dönüyor?

Sahne, sokak, sosyal medya... Her yerde insan, önce dış görünüşüyle, sonra bedeniyle var olabiliyor. İçerik değil, kabuk. Ruh değil, et. Düşünce değil, figür.

Ve özellikle genç erkeklerin bu tarz sahnelere yönelmesi; para kazanmak için bedenini sunmasının diğer boyutu da, para kazanmak...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder