Nevin BİLGİN
Küçük bir kasabanın sabahında, güneş daha yeni yükselirken sokaklar alışılmadık bir sesle uyanır: "Pat,pat, aka-taka-taka..." . Elektrikli ise gayet sessizdir.
Motorsa kafasınızı şişirir sesler. Patpatlar bir motor sesi değil sanki, bir isyanın ritmi gibi. Patpat geçiyor. Sırtında üç çuval yem, bir bidon mazot, birkaç yaşlı kasnak, belki bir yanda çocuğu okula bırakacak, öte yanda pazara inecek yaşlı bir nine... Kimi zaman gelin giderken kullanılır, kimi zaman tarlaya, kimi zaman kahveye. Adı patpat ama işlevi minibüs, traktör, kamyonet, bazen taksi, bazen de ambulanstır.
Kırsalda ulaşım bir hak değil, bir mücadeledir. Otobüs yok, dolmuş günde iki kez geçer, o da öğle sıcağında ya da tam yağmur bastırmışken kaybolur. Şehirdeki gibi kartlı sistem, aktarma kolaylığı, indirimli tarife falan yoktur. Dolmuşta en kısa mesafe fiyatı bile oldukça yüksektir.
Mazot ateş pahası, ama araba almak daha da imkânsız. Zaten alsan ne olacak? Motorlu Taşıtlar Vergisi, sigortası, lastiği, yağı, her biri ayrı bir kambur. Bir araca sahip olmak değil, onu yaşatmak pahalı.
İşte tam bu denklemde devreye girer patpat. Ruhsatsız ama ruh taşıyan, pratik ama her an tehlikeli, güvensiz ama vazgeçilmez bir araç. Çünkü bir başka alternatif bırakılmamıştır. Kimse hobi olsun diye patpat sürmez. Kimse çoluk çocuğuyla o gürültüde yolculuk yapmak istemez. Ama insanlar, “başka çaremiz yok” diyerek çıkar o yola. Çünkü kırsalda yol, bazen gerçekten yoktur.
Araba alacak para yok, olsa da benzin alacak bütçe yok. Benzin bulunsa da vergiye, tamire, sigortaya yetişecek nefes yok. İnsanlar artık araç almıyor, yük alıyor. Çünkü bu sistemde bir arabaya sahip olmak, ikinci bir işe daha sahip olmak demek. O yüzden insanlar daha az tüketen, daha az vergi isteyen, daha az masrafla daha çok işe koşan bir alternatif arıyor. Patpat da işte bu yokluk ikliminde yeşeriyor.
Ama patpat bir tercih değil, bir çığlık aslında.
Tüm bu şartlarda o gürültülü motor sesi, aslında yoksulluğun ve yalnız bırakılmışlığın sesidir.
Ve biz her patpat geçtiğinde, biraz kulak tıkıyor, biraz da gözümüzü kapatıyoruz. Oysa mesele, bir aracı tartışmak değil; o aracın ortaya çıkmasına neden olan adaletsizliği görmek. Çünkü patpat, taşıdığı insandan çok, taşıdığı sorunu gösterir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder