21 Temmuz 2025 Pazartesi

 AİDİYETSİZ SERFLER

YENİ SÖMÜRÜ VE KİMLİK KRİZİ




Dijital platformlarda yaşanan sosyal ilişkiler geçici, belirsiz ve kontrol dışı hale gelmekte; bireyler sürekli gözetim altında olmalarına rağmen gerçek bir toplumsal bağdan mahrum kalmakta. Bu durum, dijital serflerin psikososyal açıdan yabancılaşmasını ve güvensizliğini derinleştirmekte.


NEVİN BİLGİN

Günümüzde dijital kapitalizmin yükselişiyle birlikte, bireylerin toplumsal aidiyet ve mülkiyet ilişkilerinde radikal bir dönüşüm yaşanıyor. Geleneksel anlamda serflik (kölelik) tarımsal üretim ve toprağa bağlılık bağlamında şekillenen tarihsel bir olgu iken, dijital çağda bu metafor yeni bir içerik kazanmış durumda. 

Bugün "Aidiyetsiz serfler" kavramı, bireylerin dijital platformlar aracılığıyla üretim süreçlerine dahil edilirken, sahiplik ve aidiyet eksikliği ile karakterize edilen yeni bir sömürü biçimini tanımlamak üzere kullanılmakta.

Dijital Kapitalizm ve Gözetim Ekonomisi

Shoshana Zuboff’un Gözetim Kapitalizmi (2019) çalışması, günümüz dijital ekonomisinin yapısını açıklamak açısından kritik bir kavramsal çerçeve sunmaktadır. Zuboff’a göre, dijital platformlar kullanıcı davranışlarını veri haline getirip işleyerek yeni bir sermaye biçimi üretmektedir. Bu süreçte, bireyler "müşteri" olmaktan çıkarak "veri kaynağı" konumuna düşmekte, dolayısıyla klasik üretici-tüketici ayrımı aşılmaktadır.

Bu durum, veri mülkiyetinin merkeziyetçiliği ve platformların dijital altyapılar üzerinde oluşturduğu hiyerarşik kontrol mekanizmalarıyla birleşince, bireylerin dijital "topraklarda" serfleşmesi kaçınılmaz hale gelmektedir. 

Feodalizmden Tekno-Feodalizme

Yanis Varoufakis ve diğer çağdaş düşünürler tarafından tartışılan “tekno-feodalizm” kavramı, dijital platform kapitalizminin yapısal karakterini anlamada önemli bir metafor olarak öne çıkıyor. Klasik feodal sistemlerde toprak, egemenliğin ve üretimin temel kaynağıydı; bugünün dijital kapitalizminde ise veri ve dijital altyapılar aynı işlevi görmekte.

Ancak, modern "serfler" için bu topraklar gerçek anlamda mülkiyet taşımamakta; bireylerin emeği ve verisi platform sahiplerinin mülkiyetinde kalmakta, bireyler ise dolaylı olarak bağımlı ve aidiyetsiz bir konuma itilmektedir. Bu durum, Marx’ın sermaye ve emek ilişkisinin günümüz dijital ortamında yeniden üretildiğini göstermektedir.

Aidiyet Krizi ve Dijital Yabancılaşma

Sosyal bilimlerde ise aidiyet, bireyin toplumsal bağlar ve mülkiyet ilişkileri içinde kendini tanımlaması ve anlamlandırması olarak tanımlanmakta.  Dijital çağda ise bu bağların yüzeyselleşmesinin ve mülkiyetin anonim platform sahiplerine kaymasının, bireyde derin bir aidiyet ve kimlik krizine yol açtığı belirtilmektedir.

Zigmund Bauman’ın (2000) “akışkan modernlik” kavramında olduğu gibi, dijital platformlarda yaşanan sosyal ilişkiler geçici, belirsiz ve kontrol dışı hale gelmekte; bireyler sürekli gözetim altında olmalarına rağmen gerçek bir toplumsal bağdan mahrum kalmaktadır. Bu durum, dijital serflerin psikososyal açıdan yabancılaşmasını ve güvensizliğini derinleştirmektedir.

Dijital çağda "aidiyetsiz serfler" olarak tanımlanan bireylerin durumu, sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel bir krizi de tetiklemektedir. 

Krizin aşılması için; 

·Veri mülkiyeti ve dijital haklar hukuksal olarak bireylere iade edilmeli,

·Merkeziyetsiz, açık kaynak teknolojiler teşvik edilmeli,

·Dijital okuryazarlık ve bilinçlenme artırılmalı,

·Küresel düzeyde platformların hesap verebilirliği sağlanmalıdır 


Kaynakça: 

Bauman, Z. (2000). Akışkan Moternite

Castells, M. (1997). The Power of Identity. Wiley-Blackwell.

Srnicek, N. (2017). Platform Kapitalizmi

Varoufakis, Y. (2023). Tekno Feodalizm, Kapitalizm Öldü mü. [Makale]

Zuboff, S. (2019). Gözetim Kapitalizmi


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder