19 Ağustos 2025 Salı

 GİDEROS: 

KARADENİZ’İN SAKLI KENTİ

Homoros'un İlyadasında adı geçen Kytoros'tan Gideros'a...



Nevin BİLGİN 

Karadeniz’in hırçın kıyılarında, dalgaların girmeye cesaret edemediği bir sığınak.

Yeşil ve mavinin tonları, sessizliğin binbir tonu, sakinlik.. Gideros Koyu. 



Dışarıda deniz köpürür, kayalara çarpar, uğultusuyla kulakları doldurur. Ama dar boğazı geçip içeriye adım attığınızda birden göl gibi sessiz, neredeyse nefes alan bir suyla karşılaşırsınız. 



Karadeniz sanki burada kendi yüreğini susturmuş gibidir.

Cide’nin Karadeniz’e açılan sessiz kapısıdır Gideros Koyu. İki yamaç arasında bir hilal gibi uzanır, yeşilliklerin kucakladığı masmavi bir sığınak… 



Burada yapılaşma neredeyse yok denecek kadar azdır; sadece birkaç küçük bina doğanın dinginliğine eşlik eder. 

Çam, kestane, fındık, elma, incir hatta yer yer zeytin ağaçları. Dalgasız ve berrak bir deniz. Sizi içine çeker sanki çağırır. ama suyu öyle soğuktur ki, içine girmek, içinde kalmak cesaret ister. 



Yamaçlardan aşağıya sarkan çamların, kestanelerin gölgeleri suyun üzerine düşer. Yeşil, gökyüzüyle buluşur; suyun rengi kimi zaman zümrüt, kimi zaman lacivert, kimi zaman da güneşin altın yansımasıyla başka bir tonda parlar. Ama o su her daim soğuk. 



Koyun taşları… İşte asıl sır belki de onlarda gizlidir. Yüzyılların ayak izleri, korsanların sakladığı cephanelerden kalan gölgeler, Kurtuluş Savaşı’nda kayalara sürülen gizli sandıkların hayali… Amazonların ilk ateşi yaktıkları yer. Korsanların saklandıkları liman. 



Taşların üzerindeki her çizik, her oyuk, belki de tarih boyunca burada yaşananların sessiz tanığı. Kim bilir, Homeros’un “Kytoros” diye andığı o kadim limanın yankısı da bu taşlarda saklıdır.

Gideros, adı değişmiş ama özü aynı kalmış bir yer. Kytoros adı değişerek Gideros'a döndü denilir ismi için. Ya da giden bir daha gelemediği için bir vedadır aslında Gideros. Bu koydan kurtulup Karadeniz'e açılanın bir daha dönüp dönemeyceği belli değildir. Ya da mübadeleler sırasında gidenlerin vedasıdır "Gideros" ismi. Kim bilir....



Antik çağlarda tüccarların uğradığı liman, Amazonların efsanevi yurdu, korsanların gizli sığınağı, Cumhuriyet’in cephane deposu… Ve bugün hâlâ doğanın en bakir hâliyle insanı kucaklayan bir nefes. Bunda SİT alanı olmasının da paıy var.



Ne şezlongcu, ne şemsiyeci, ne lüks otel. Sadece bir küçük pansiyon ve onun yemek yeme alanı. 

Belki de Gideros’u özel kılan şey budur: suyunun sessizliğiyle tarihi saklaması, taşlarının izleriyle efsaneleri fısıldaması.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder