22 Eylül 2025 Pazartesi

 TRUMP’IN AFGANİSTAN MESAJI VE LİTYUM

LİTYUM SAVAŞLARI: AFGANİSTAN ÜZERİNDE YENİ KÜRESEL HESAPLAŞMA



NEVİN BİLGİN 

ABD Başkanı Donald Trump'un, Afganistan’a yönelik son mesajları, bölgedeki jeopolitik rekabetin özellikle Çin, Rusya ve İran ile Orta Asya Türk cumhuriyetleri arasındaki etkileşimlerin yeni bir yoğunlaşmasına işaret ediyor. Ülkenin zengin ancak büyük ölçüde işletilmemiş maden rezervleri (özellikle lityum) hem dış aktörlerin ilgisini artırıyor hem de yatırım/ulaştırma kararlarını şekillendiriyor. Ayrıca Afgainstan'da son dönemde yapılan yatırımlar ve oluşturulacak ulaşım ağının Çin'in ticaret yolları üzerinde önemli bir etki oluşturması bekleniyor. 

Trump’ın son açıklamaları: Bagram talebi ve uyarılar

Eylül 2025’te eski ABD Başkanı Donald Trump, Afganistan’daki eski Amerikan üssü Bagram ile ilgili olarak Taliban’a “geri verilmezse kötü şeyler olabileceği” yönünde sert ifadeler kullandı. Bu açıklama uluslararası medya tarafından geniş yer gördü ve ABD-Taliban dolaylı müzakerelerine atıfla değerlendirildi. Bu söylem, Afganistan’ın dış politik bir araç olarak askeri alanlarının ve stratejik noktalarının hâlâ küresel aktörlerin gündeminde olduğunu gösteriyor. 

             fotoğraf:gzt

Afganistan hâlâ askeri, siyasi ve ekonomik çıkarların kesiştiği bir alan. Bagram gibi üsler sembolik olduğu kadar stratejik öneme de sahip; bu yüzden tek taraflı söylemler bölgesel aktörlerde alarm yaratıyor. 

Çin, ticaret yolları ve  lityum 

Çin, Afganistan’ın çok konuşulan lityum ve diğer kritik mineralleri yüzünden uzun süredir potansiyel büyük oyuncu olarak görülüyor. 

Pekin’in temel motivasyonu küresel pil tedarik zincirlerinde güvence sağlamak ve BRI (Kuşak ve Yol) ile bölgesel ulaşımı güçlendirmek. Ancak pratikte Çin’in geniş çaplı taahhütleri —özellikle 2024–2025 döneminde duyurulan bazı büyük rakamlı yatırım vaatleri— büyük ölçüde resmi sözleşmelere dönüşmedi veya Taliban ile anlaşmazlıklar çıktı; örneğin Amu Darya petrol/enerji anlaşmalarına ilişkin sorunlar, Çin tarafıyla sürdürülen bazı projelerin iptal/yeniden müzakere süreçlerine yol açtı. Bu durum, Çin’in Afganistan’a yöneliminin hem fırsat hem de risk taşıdığını gösteriyor. 

Çinli şirketlerin lityum (ve enerji) vaatleri yüksek, fakat yatırım pratikleri; güvenlik, sözleşme uyumu ve finansal şeffaflık sorunları nedeniyle sık sık sekteye uğruyor. 

Rusya: tanıma, güvenlik çıkarları ve diplomasi

2025’in ortalarından itibaren Rusya, Taliban yönetimini tanıma veya tanımaya doğru adımlar atma eğilimleri gösterdi; Moskova’nın amacı hem Orta Asya sınır güvenliğini sağlamak hem de Afganistan üzerinden etki alanını korumak. 

Rusya, güvenlik ve istihbarat işbirliği, sınır güvenliği ve enerji/ekonomik bağlantılar aracılığıyla Afganistan’da nüfuz sağlamaya çalışıyor. Rus yaklaşımı daha çok siyasi/diplomatik meşruiyet ve güvenlik odaklıdır. 

İran ve sınır ticareti

İran ile Afganistan arasındaki ticaret ilişkileri son yıllarda (özellikle 2024–2025) büyüyor; Karşılıklı ticaret hacmi milyarlar düzeyine çıkarken, sınır ticareti ve enerji (yakıt, boru hattı/lojistik) işbirlikleri devrede. Tahran, Afganistan’daki Şii topluluklar, göçmen akışları ve sınır güvenliği üzerinden hem ekonomik hem de güvenlik çıkarlarına odaklanıyor. İran’ın bölgedeki etkisi daha çok sınır ticareti, kültürel/etnik bağlar ve ekonomik pratiklerle belirginleşiyor. 

Orta Asya aktörleri

Özbekistan, Türkmenistan, Tacikistan ve Kazakistan gibi Türk/Orta Asya cumhuriyetleri ise Afganistan’la ilişkiyi daha pragmatik ve bölgesel istikrar-sağlama ekseninde kuruyor. Bu devletler, sınır güvenliği, ticaret koridorları ve maden/alt yapı işbirliği potansiyeli açısından Afganistan’ı komşu bir ortak olarak görüyor; bazı analizler, bölgesel işbirliğinin Çin veya Rusya’ya kıyasla daha istikrarlı bir yol olabileceğini öne sürüyor. 

Son dönemde yapılan yatırımlar 

Çin odaklı teklifler: Lityum ve enerji sektöründe yüksek rakamlı teklif ve niyet beyanları medyaya düştü; fakat pek çoğu ya imzaya dönüşmedi ya da sonradan yeniden müzakereye konu oldu. (Stimson, Brookings, Wilson Center analizleri). 

Enerji anlaşmaları: 2025’te Amu Darya petrol anlaşmalarına ilişkin iptaller/yeniden düzenlemeler görüldü; bu, yatırımcı güveninin kırılgan olduğunu gösteriyor. Taliban yönetiminin sözleşme uygulamasına dair eleştiriler ve şirketlerin taahhütleri yerine getirmemesi süreçleri sekteye uğrattı. 

Bölgesel yatırımlar: İran ile sınır ticareti, Orta Asya ülkeleriyle altyapı-ulaştırma projeleri ve sınırlı kapasitede madencilik yatırımları daha uygulanabilir adımlar olarak göze çarpıyor. 

Lityum Rezervleri

Afganistan uzun zamandır devasa lityum rezervlerine sahip olmakla anılıyor; Pentagon’un geçmişteki raporları ve çeşitli akademik/jeolojik çalışmalarda ülkenin “lityum potansiyeli” sıkça vurgulandı. Ancak: bu rezervlerin fiilen çıkarılması, işlenmesi ve küresel pazara sokulması çok farklı bir zorluk (güvenlik, altyapı, finansman, teknik kapasite ve hukuki belirsizlikler). 

Potansiyel büyük alıcılar: Çin (en büyük pil üreticisi), Güney Kore/Japonya (pil ve otomotiv üreticileri) ve Batılı şirketler —ancak Batılı firmaların Taliban yönetimiyle iş yapma konusundaki hukuki/etik/ambargo engelleri var. Bu nedenle Çin, bölgesel komşular (Pakistan, Orta Asya) ve dolaylı ticaret rotaları daha olası alıcı/taşıma yolları olarak duruyor. 

Mümkün ticaret güzergâhları (varsayımsal ama analistçe tartışılan seçenekler):

1.Güney rotası via Pakistan (Gwadar/Karachi) — altyapı yatırımının tamamlanması halinde kara ve liman rota kombinasyonu ile Çin’e veya küresel pazara sevk. (CPEC/PK-CH koridoru perspektifi). 

2.Kuzey rotası via Orta Asya — Kazakistan/Özbekistan/Türkmenistan üzerinden denizaşırı bağlantılar; bölgesel işbirliği ile özellikle katı altyapı yatırımıyla mümkün. 

3.Doğu rotası (Wakhan/Çin sınırı) — coğrafi zorluklar nedeniyle maliyetli ama doğrudan Çin bağlantısı teorik olarak düşünülebilir. 

Risk ve pazarlama gerçeği: Lityum ticareti sadece çıkarma meselesi değil; işleme (konsantre/kimyasal işleme), şeffaflık, finans, yatırımcının hukuki güvenliği ve uluslararası itibar da gerekiyor. Dolayısıyla, bugün duyulan “trilyon dolarlık rezerv” türü manşetlerin gerçek ekonomiyle çakışması için yıllar ve risk almaya istekli büyük yatırımcılar şart. 

Afganistan, jeopolitik ve ekonomik açıdan yeniden sahne alıyor; lityum ve enerji kaynakları bunu hızlandırıyor. Ancak kaynakların ekonomiye dönüşmesi güvenlik, şeffaflık ve yatırım garantileri olmadan zor görünüyor. 

Çin kısa vadede en olası büyük ortak; fakat Çin menfaatleri de sözleşme güvenliği ve yatırım geri dönüşü beklentisiyle sınırlı. Rusya daha çok güvenlik/stratejik meşruiyet peşinde; İran bölgesel ticaret/enerji ekseninde hareket ediyor; Orta Asya cumhuriyetleri ise pratik altyapı ve ticaret ortaklığı potansiyeli sunuyor. 

Uluslararası aktörlerin açıklamaları (ör. Trump’ın Bagram iddiası) bölge gerilimini artırma potansiyeli taşıyor; yatırımcı güveni için siyasi istikrar ve şeffaf düzenlemeler kritik.

Kaynakça: 

https://www.reuters.com/world/asia-pacific/trump-says-bad-things-will-happen-if-afghanistan-does-not-return-bagram-air-base-

https://www.aljazeera.com/news/2025/9/21/trump-warns-afghanistan-of-bad-things-if-it-does-not-return-bagram-base

https://www.brookings.edu/articles/chinese-investment-in-afghanistans-lithium-sector-a-long-shot-in-the-short-term

https://www.wilsoncenter.org/blog-post/mining-influence-chinas-mineral-ambitions-taliban-led-afghanistan?utm

https://tolonews.com/business-195787?utm

https://thediplomat.com/2024/08/afghanistans-lithium-sovereignty-vs-foreign-exploitation


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder