8 Ekim 2025 Çarşamba

 Omcalara Çömelmek: Doğayla Bütün Olmanın En Gerçek Hali

Yakuplar Kahvehanesi Yeşilyuyva'nın Sessiz Tanığı Kitabı'ndan




Yakuplar Kahvehanesi: Yeşilyuva’nın Sessiz Tanığı, Galeati Yayıncılıktan çıkan kitap Ömeri Muharrem Bilgin’in dilinden Nevin Bilgin'in kalemiyle yazıldı. 

Kitaptaki bağ sahneleri, yalnızca bir tarım emeğini değil, insanla doğa arasındaki içten dostluğu da anlatıyor. Üzümler kurur, pekmez kaynar, güneş yakar… ama o doğallığın içinde en sade, en gülümsetici ayrıntı “omcalara çömelmek”. 



“Bağlarda geçirilen uzun günlerde doğanın her köşesi insana ev olurdu. Tuvalet yoktu, insanlar omcaların altına çömelir, doğayla iç içe yaşamanın en doğal halini sürdürürdü. Bu işleme ‘omcalara çömelmek’ denirdi. Gören için ayıp değil, doğanın döngüsüne duyulan uyumdu bu aslında.”

Bugün şehirde “doğayla bütünleşmek” adına yoga matlarının üzerine uzanıp nefes egzersizleri yapanlar, o günün bağcılarını görseydi belki şaşırırdı. Onlar için doğayla bütünleşmek, bir duruş değil bir yaşama biçimiydi. Toprakla aralarına ne beton girmişti ne yabancılaşma.

“Omcalara çömelmek” hem hayatın zorunluluğuydu hem de felsefesi: doğaya saygının, utanmadan, çekinmeden onunla bir olmanın simgesiydi.



Köyde bu doğal haliyle kimse gülmezdi; çünkü herkes bilirdi ki, insan topraktan gelir ve en çok toprağın içinde kendisi olur.

Pekmezde Üzüm Saklamak

Kitaptaki şu bölüm, hem geçmişin üretim kültürünü hem de doğayla kurulan o içten ilişkiyi bütün çıplaklığıyla anlatıyor:

“Bağlara gitmek başlı başına bir işti. Önceleri yürüyerek ya da eşeklerle çıkılırdı o zorlu yollar, sonraları motorlar, arabalar eşlik etmeye başladı bu yolculuklara. Bağın toprağı çapalanır, omcaların gözleri açılır, yabancı otlar temizlenirdi. Zamanı geldiğinde üzümler toplanır, bir kısmı pekmez, bir kısmı şarap için ayrılırdı. Kurutulacak üzümler özenle seçilir, ardından kurutulacak olanlar posataya batırılırdı. Bu işlem üzümün hem daha dayanıklı olmasını sağlar, hem de kuruma sürecini hızlandırırdı. Posatalı üzümler, bağın içine serilir, güneşin altında sabırla kurumaya bırakılırdı. Kuruyan üzümler kış için saklanırdı. Ayrıca pekmezin içine konarak taze üzüm tadında saklanırdı" 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder