SESSİZLİK GARDİYANLARI:
OSMANLI SARAYINDAN TBMM'YE SAĞIR VE DİLSİZ GÖREVLİLERİN KURUMSAL SERÜVENİ
NEVİN BİLGİN
Osmanlı sarayında “dilsiz” ya da “sağır-dilsiz” olarak adlandırılan görevliler, yalnızca fiziksel engelleri nedeniyle değil, devletin gizliliğini koruma kültürünün somut aktörleri olarak görev yapmışlardır.
Fatih döneminden itibaren Enderûn’da yer alan bu kişiler konuşma ya da işitme engelli olmaları nedeniyle padişahın özel odalarında, saray bürokrasisinde ve mahrem görüşmelerin yürütüldüğü mekânlarda istihdam edilmişlerdir.
Bu görev sisteminin arkasında üç temel gerekçe yer alıyordu: gizlilik, sadakat ve kontrol. Sağır-dilsiz bireylerin konuşamamaları ve dışarıdaki kulaktan kulağa yayılan bilgi akışına katılmamaları, devlet sırlarının yayılmasını önleyen bir güvenlik aracı olarak görülüyordu.
Ayrıca bu görevliler, saray içinde özel işaret diliyle veya beden diline dayalı iletişimle işlerini yürütüyorlardı.
Tanzimat dönemine ve özellikle 19. yüzyıl sonlarına gelindiğinde, bürokraside modernleşme yaşansa da bu sessizlik geleneği biçim değiştirerek devam etti.
fotoğraf: Fikriyat. Osmanlı Sarayında Sağır ve Dilsizler
Sağır-dilsiz ve aʿmâ (görme engelli) kişiler için eğitsel ve sosyal politika adımları atıldı. Örneğin Osmanlı’da “Sağır, Dilsiz ve A’mâ Mektebi” açıldı. Ancak saraydaki gizli görev uygulamaları özel odalar, mahrem evrak, baş odası nöbetleri kurumsal bir ritüel olarak sürdü.
Saraydan çıkıp devlete geçerken, bu rol devlet mekanizmasının güvenlik-gizlilik işlevine eklemlendi.
Cumhuriyet döneminde bu geleneğin en dikkat çekici izlerinden biri, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) kapalı oturumlarda görev yapan sağır-dilsiz kavaslar olarak karşımıza çıkar. Kapalı oturumlarda basın çıkarılır, milletvekilleri dışındaki kişiler çıkarılır fakat yanında birkaç sessiz görevli kalır.
Bu görevli rollerinin arasında evrakın taşınması, kapı ve salon güvenliği, oturumun dış etkenlerden izole edilmesi yer alır.
Sessizlik ve iletişimsizlik bu bağlamda sembolik ve işlevsel bir araçtır.
Elbette modern parlamenter sistemin normlarıyla bu tür görevlendirmelerin demokratik meşruiyeti ve şeffaflığı da tartışılmaktadır. Bu uygulama, bir yandan devlet sırrının korunması açısından işlevsel görünürken, diğer yandan “gizliliğin meşruiyeti” ve görevlerin tanımı bakımından eleştirilmektedir.
Bu bağlamda, Osmanlı sarayındaki sağır-dilsiz görevlilerin TBMM’deki kavas görevlerine uzanan tarihsel izini izlemek yalnızca bir engelli istihdamı meselesi değil, aynı zamanda devletin bilgi, güvenlik ve gizlilik politikalarının sürekliliğini anlamak açısından önem taşır.
Kaynakça:
https://earsiv.odu.edu.tr/jspui/bitstream/11489/133/1/10082316.pdf
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file
https://www.ekrembugraekinci.com/article/?ID=873&osmanli-sarayi%E2%80%99nda-engelliler-ve-dilsiz-dili
https://dergipark.org.tr/tr/pub/tariharastirmalar
https://www.academia.edu/7913870/_Saltanat_Sembol%C3%BC_Olarak_Farkl%C4%B1_Bedenler_Osmanl%C4%B1_Saray%C4%B1nda_C%C3%BCceler_ve_Dilsizler_
https://www.gzt.com/jurnalist/mecliste-gizli-oturum-kapilar-kilitlendi-sagir-dilsiz-kavaslar-gorev-aldi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder