YORGUN VE IŞIKLI ŞEHİR, YORGUN İNSANLAR
Bir şehir yorulur mu? İstanbul gibi, cıvıl cıvıl, renkli, milyonlarca insanın hareket halinde olduğu bir metropol şehir yorulur mu? Tarih ve modernliğin iç içe geçtiği bir şehir elbet yorulur. Yedi tepeli bu kadim kent, sadece eski sokakların, tarihi binaların, milyonlarca insanın değil, göğe uzanan beton binaların ağırlığını da taşıyor artık.
Boğaz’ın maviliğine yansıyan tarihi binalar, minareler, şimdi gökdelenlerin gölgesinde kayboluyor. Tarih, cam ve çelik kulelerin soğukluğunda eziliyor. Şehir her gün biraz daha sıkışıyor, her yeni bina, İstanbul’un ruhundan bir parçayı alıp götürüyor.
Tarihi binaların gölgesiyle dev vinçlerin yükselişi yan yana dururken, İstanbul’un yorgunluğu derinleşiyor. Eskiyle yeni çarpışıyor; her gökdelen, tarihin üzerine bir yük daha ekliyor. Şehir yoruluyor, ve biz bu yorgunluğa sessizce tanık oluyoruz. Yorgun insanlar olarak...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder