Felaket Kapitalizminin Anatomisi
Belleğini Kaybeden Toplumun Geleceğini Kim Hazırlar?
Naomi Klein’a Göre Şok Doktrini: Demokrasi Maskesi Altında Şirket İmparatorluğu
Dünya çapındaki araştırmacı ve gazeteci Naomi Klein’a göre, küresel ölçekte serbest piyasanın zaferini demokratik yollarla kazandığı düşüncesi büyük bir yanılsamadan ibaret.
Ona göre, felaket kapitalizminin, yani çok uluslu şirketlerin çıkarları doğrultusunda toplumların köklü şekilde yeniden yapılandırılmasını sağlayan modelin tarihi, yalnızca 11 Eylül 2001 sonrasına değil, çok daha öncesine uzanıyor.
Bu modelin kökenleri, 1950’lerde Milton Friedman liderliğindeki Chicago Üniversitesi İktisat Bölümüne kadar gidiyor.
Klein, “şok doktrini” adını verdiği bu yöntemin, yalnızca ekonomi politikalarıyla sınırlı olmadığını; savaşlar, darbeler ve travmatik olaylarla birlikte uygulandığını savunuyor. Hatta bu modelin temelinde, CIA’in finanse ettiği ve 1950’lerde Kanada’da uygulanan, elektroşok tedavileri ve duyusal yoksunlaştırma gibi insan zihnini yeniden programlamayı amaçlayan deneyler yer alıyor.
Klein’a göre bu karanlık miras, Guantanamo Körfezi’ndeki hukuk dışı gözaltı merkezlerine kadar uzanır.
Şok Doktrini adlı kitabında Klein, bu yöntemin 1973’te Şili’de Pinochet darbesi, 1989’da Çin’de Tiananmen Meydanı katliamı ve 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılması gibi tarihi olaylarda nasıl uygulandığını ayrıntılarıyla inceler. Bu süreçlerde, demokrasi söylemi altında aslında çok uluslu şirketlerin çıkarlarını koruyan yeni bir kapitalizm modelinin adım adım inşa edildiğini, bunun ise geniş halk kitleleri için yıkım, yoksulluk ve baskı getirdiğini ortaya koyar.
Fotoğraf: Britanica (Naomi Klein)
NEVİN BİLGİN
Kanadalı araştırmacı gazeteci Naomi Klein, 2007 yılında yayınladığı The Shock Doctrine: The Rise of Disaster Capitalism (Türkçe: Şok Doktrini: Felaket Kapitalizminin Yükselişi) adlı eserinde, modern dünyada kapitalizmin nasıl felaketler yoluyla yayıldığını ve derinleştiğini anlatır.
Bu teze göre, doğal afetler, darbeler, ekonomik krizler ya da savaşlar gibi toplumsal şoklar, halkın belleğini siler ve sistemin yeniden tasarlanmasını sağlayan bir "temiz sayfa" yaratır. Bu durumda halk, normal koşullarda asla kabul etmeyeceği politikalara razı olur.
Klein, bu modeli "felaket kapitalizmi" olarak adlandırır. Felaket kapitalizminin ardında sadece iktisatçılar değil, aynı zamanda psikolojik manipülasyon teknikleriyle yüretilen toplumsal kontrol mekanizmaları da vardır. Bu bağlamda 1950'li yıllarda Kanada'nın Montreal kentinde psikiyatrist Ewen Cameron tarafından yürütülen deneyler dikkat çeker. CIA destekli MK Ultra projesi kapsamında yürütülen bu çalışmalarda, insanlar şok tedavileri ve kimyasallarla hafıza kaybına uğratılmış, "boş zihinlere yeni programlar yüklenmesi" hedeflenmiştir.
Şok Doktrini Nedir?
Naomi Klein, bu yöntemlerin mikro düzeyde bireyler üzerinde uygulandığı gibi, makro düzeyde de tüm toplumlara uygulandığını savunur. Bir toplum sarsıldığında, o anki şokun etkisiyle, otoriter rejimler ya da dış güçler tarafından dayatılan ekonomik sistemler kolaylıkla kabul ettirilebilir. İşte bu noktada devreye Milton Friedman girer.
Friedman, devletin ekonomideki rolünü minimize eden, serbest piyasa mekanizmasını kutsayan bir ekonomi anlayışını savunur. Ona göre kriz anları, reform yapmak için birer fırsattır. Friedman'ın öğrencileri olan “Chicago Boys”, Şili'den gelen bir grup genç iktisatçıdan oluşuyordu. Bu grup, ABD'nin desteklediği General Augusto Pinochet darbesi sonrasında Şili ekonomisini Friedman'ın ilkeleri doğrultusunda yeniden şekillendirdi. Kamusal hizmetler özelleştirildi, sendikalar bastırıldı, kamu harcamaları kısıldı ve piyasa serbestleştirildi. Sonuçta Şili, neoliberalizmin en sert uygulandığı laboratuvarlardan biri haline geldi.
Aynı model, Endonezya, Arjantin, Bolivya, Polonya, Rusya ve Irak gibi ülkelerde de uygulandı. Bu ülkelerde ya darbeler ya da doğal afetler sonrası, IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası kurumlar aracılığıyla neoliberal politikalar empoze edildi. Halkın seçtiği yönetimler bir kenara itilerek, teknokratik yönetimler devreye alındı. Bu yöntem, demokrasi ile piyasa arasındaki çelişkiyi net şekilde gözler önüne serdi: Piyasa lehine, demokrasi askıya alınıyordu.
Naomi Klein'ın çarpıcı sorusu tam da buradadır: Belleğini kaybeden toplumun geleceğini kim yazar? Yıkım sonrası toplumsal hafıza silinirken, yeni bir sistemin mimarı olmak isteyenler devreye girer. Bu nedenle felaket kapitalizmi, yalnızca ekonomik bir yeniden yapılandırma modeli değil, aynı zamanda toplumsal bir kontrol stratejisidir.
COVID-19 Sonrası: Kontrolün ve Vergi Egemenliğinin Dönüşümü
Naomi Klein’ın Şok Doktrini tezinin çağdaş bir örneği, COVID-19 salgını sonrası dünyada yaşanan dönüşümlerle görülebilir. Küresel çapta bir sağlık krizi olarak başlayan pandemi, kısa sürede ekonomik, sosyal ve politik sistemleri derinden etkileyen bir “felaket”e dönüştü. Bu kriz ortamı, birçok ülkede yeni kontrol mekanizmalarının ve ekonomik yeniden yapılanmaların hayata geçirilmesine olanak sağladı.
Birçok hükümet, olağanüstü hâl yetkilerini kullanarak vatandaşların hareketlerini, iletişimini ve sosyal yaşamlarını sıkı biçimde denetledi. Dijital izleme sistemleri, mobil uygulamalar, aşı pasaportları ve sokağa çıkma yasakları, kamusal sağlığı koruma gerekçesiyle devreye alınsa da, bu uygulamalar bireysel özgürlüklerin sınırlandırılması ve gözetimin normalleştirilmesi gibi sonuçlar doğurdu. Kriz yönetimi üzerinden kurulan bu yeni düzen, sadece sağlık sistemini değil, veri egemenliği gibi ekonomik alanları da yeniden şekillendirdi.
Özellikle düşük ve orta gelirli ülkelerde, pandeminin ekonomik yükü dış borçlanmayla karşılanmaya çalışıldı. Bu da ülkeleri, IMF ve Dünya Bankası gibi kurumların koşullu kredilerine daha bağımlı hâle getirdi. Bu kredilerin karşılığında uygulamaya konan reform paketleri, çoğu zaman vergi politikalarının yeniden düzenlenmesini zorunlu kıldı. Sonuç olarak, şirketlerden alınan vergilerin azaltılması, kamu harcamalarının kısılması ve dolaylı vergilerin artırılması gibi neoliberal reçeteler, pandemi sonrasında da hızla devreye sokuldu.
Devlet Gitti, Şirketler Geldi
Salgınla birlikte devletlerin ekonomik yapısı yeniden biçimlendirilirken, kamu kaynaklarının özel sektöre aktarılması, kamunun elindeki stratejik alanların özelleştirilmesi ve vergi politikalarının uluslararası finans sermayesinin çıkarına göre yeniden düzenlenmesi, felaket kapitalizminin güncel bir versiyonu olarak değerlendirilebilir. Tüm bu süreçte, halkın “ortak tehdit” algısıyla geçici olarak kabullendiği düzenlemeler, kalıcı yapısal değişikliklere kapı araladı.
Kaynakça:
1919 yılı. Savaş daha devam edecek. Amasya Protokolü, savaşın örgütlenme süreci. O dönemde vatanın kurtuluşu için İslamcılar, Kürtler, hatta Pontusçu unsurlar dahil olmak üzere çeşitli gruplarla birlikte hareket ediliyor. İlk Meclis'te de İslamcı, Kürt, Yahudi, Ermeni milletvekilleri var. Meclisbaşkanvekillerinin birisi de alevilerden seçiliyor. Rejim daha oluşmamış. Geçici bir ittifak.
Osmanlı döneminde Kürt aşiretleriyle merkez arasında özerkliğe dayalı bir ilişki var. Aşiretler vergilerini ödeyip, iç işlerinde serbest, bugün bile.
Osmanlı'nın kurduğu Hamidiye Alayları'yla da Kürtler, Ermenilerle çatışarak yerlerine el koymumş, gasp etmiş. Bölgede etnik yapı yanında ekonomik yapı da değişmiş.
1915 Ermeni Tehciri yapılmış. Kürtlere dağıtılmış yerler. Kürtler Ankara ile bu nedenle anlaşıyor. İdeolojik değil çıkar temelli bir anlaşma aslında.
İngiliz istihbarat raporlarında da, Ankara hükümetinin hilafeti ve İslam birliğini koruyacağı İslam devleti olacağı bunun için çalışılacağından söz ediliyor. 1921 Anayasası da bu beklentilerle uyumlu bir çerçevede şekillenmiş, devleti “İslam esaslarına dayalı” olarak tanımlamış.
Kürtlerin o dönemde devlet kurma kabiliyetini de araştırmışlar Araplardan daha beter durumdalar. Lucasfilm'in bu konuda bir belgeseli vardı. Kadın istihbaratçı gelip inceleme bile yapıyor İngiltere'den bir de filme almış. Bakıyor ki, adamlar mağaralarda yaşıyorlar.
Kaynakça:
https://sosyalekonomi.org/sok-doktrini/
https://apacikradyo.com.tr/arsiv-icerigi/sok-doktrini-ve-direnisin-yeni-turleri
Naomi Klein, Şok Dokrini
https://www.youtube.com/watch?v=iQEfqq2-kfo
https://www.youtube.com/watch?v=S-HzxZb073A
https://www.youtube.com/watch?v=_4FIRMdX-oI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder