9 Mayıs 2025 Cuma

YORGUNLUK TOPLUMU, AŞIRILIKLAR ÇAĞI VE ZİHNİN TÜKENİŞİ



Nevin BİLGİN 

21. yüzyıl, üretkenliğin kutsandığı ve sürekli hareketin başarı olarak kabul edildiği bir dönem. Ancak bu hız, insan zihnini ve bedenini giderek tükenmeye sürüklüyor. 

Byung-Chul Han’ın (Alman vatandaşı Güney Koreli yazar, filozof ve kültür eleştirmeni)  "Yorgunluk Toplumu" adlı kitabı, günümüz insanının nasıl hiperaktivite, depresyon ve sınırda kişilik bozukluğu gibi zihinsel rahatsızlıklarla karşı karşıya kaldığını inceliyor. Han, bu sorunların temelinde aşırılıkla karşılaşma deneyiminin yattığını savunuyor.


Disiplin Toplumundan Performans Toplumuna

Geçmişte toplumu şekillendiren mekanizma, disiplin toplumuydu. 19. yüzyıl kapitalizmi, sistemin çıkarlarına itaat eden bireylere ihtiyaç duyuyordu. Ancak bu yapı, verimliliği belirli bir noktaya kadar artırdıktan sonra gelişimi engellemeye başladı. Kapitalizm, bu sınıra ulaştığında disiplin toplumundan performans toplumuna dönüşerek yeni bir kontrol mekanizmasını devreye soktu.


Disiplin toplumu bireyin itaat etmesini beklerken, performans toplumu bireye kendisini sürekli aşması gerektiği yanılgısını aşılıyor. Özgürlük artık ne kadar çok hareket edersen o kadar özgürsün anlayışına indirgeniyor. Ancak bu hareketlilik, bireyi gerçekten özgürleştirmek yerine yorgunluk toplumuna sürüklüyor.

İtaatin yerini sınırsız verimlilik aldığında, sistemin patolojik bir manzaraya dönüşmesi kaçınılmaz hale geliyor. Depresyon, sinirsel rahatsızlıklar ve bağışıklık sisteminin çöküşü, bu aşırı üretkenlik çağının biyolojik ve psikolojik sonuçları arasında.



Aşırılıklar Çağında İnsan Algısı ve Verimlilik Yanılgısı

Bugünün dünyasında sistemde bir sıkıntı var: Her şeyin kriteri verimlilik haline geldi. Başarı, verimlilikle ölçülüyor. Aşırı üretim, aşırı enformasyon ve aşırı veri, bireyin zihnine kontrolsüz bir şekilde yükleniyor. Ancak bu aşırılıklar, insanın birçok önemli şeyi ıskalamasına neden oluyor. Bunlardan biri de depresyon.

Modern insan, hayatın hay huyundan çıkıp kendi içine dönme şansı yakalayamıyor. Kendini dinleme, hakikati fark etme ve tevekküre dalma gibi süreçler, artık unutulmaya yüz tutmuş deneyimler. Derin can sıkıntısı, bu aşırı uyarıcıların etkisiyle yok olurken, bireyin yaratıcılığı ve düşünsel gelişimi sekteye uğruyor.


Vahşi Doğaya Geri Dönüş

Han’a göre, modern insanın içinde bulunduğu çoklu görev yapma  durumu, aslında bireyi vahşi doğaya yaklaştırıyor.

Vahşi doğadaki bir hayvan, hayatta kalabilmek için daima teyakkuzda olmak zorunda.

- Avını yakalarken aynı anda çevresini kollamalı.

- Su içerken tehditleri hesap etmeli.

- Tevekküre dalmak yerine dikkatini sürekli açık tutmalıdır.

İnsan, derin düşünce ve içsel farkındalık süreçlerinden koparak bu vahşi doğanın bir parçası haline geliyor. Üretim ve verimlilik seferberliği içinde düşünme şansı bulamıyor. Oysa, derin can sıkıntısı bireyi yaratıcılığa ve tevekküre yönlendiren bir unsur.


Meditasyon: Tükenmiş Zihnin Çıkış Yolu

Han, kitabında meditasyonu, modern insanın içine sıkıştığı üretkenlik ve verimlilik döngüsünden çıkmak için bir fırsat olarak görüyor. Sessizlik ve içsel farkındalık, bireyin sürekli uyarıcılarla bombardımana tutulduğu dünyada, kendini yeniden tanımasını sağlıyor.

Meditasyon, bireyin kendi iç dünyasına dönerek, aşırılıkların etkisinden kurtulmasını sağlayan bir yöntemdir.

- Sessizlik, zihni dinlendirir ve insanın sürekli üretmeye zorlanan yapısını kırar.

- Dikkatin kontrol edilmesi, sürekli hareket halinde olan bireyin an’da kalmasını sağlar.

- Derin nefes egzersizleri, bireyin tükenmiş zihnini toparlamasına yardımcı olur.

Han’a göre, modern toplumun en büyük sorunu, insanların kendini dinleyememesi ve kendi hakikatine odaklanamaması. Meditasyon, aşırı üretim ve enformasyon yükü altında ezilen insanın, tekrar farkındalık kazanmasını sağlıyor.

Bugünün dünyasında en çok korkulan şey can sıkıntısı. İnsan, kendi içine dönmekten çekiniyor; çünkü sistem ona durmayı değil, sürekli ilerlemeyi öğütlüyor. Ancak aşırılıkların hayatımızı ele geçirmesi, insanın duygusal ve zihinsel tükenişini hızlandırıyor.

Han’ın meditasyon yaklaşımı, modern çağın aşırılıklarından sıyrılmanın ve insanın kendi hakikatine ulaşmasının bir yolu olabilir. Gerçek özgürlük, sürekli üretmek değil, durabilmek ve düşünmeye vakit ayırabilmek ile mümkün.

Bu döngü kırılmadıkça, depresyon, sinirsel çöküşler ve bağışıklık sistemi sorunları bireyi daha da tüketmeye devam edecek. Meditasyon, bireyin içsel özgürlüğüne ulaşması için bir anahtar olabilir.

Kaynakça: 


https://www.youtube.com/watch?v=mBPM4krp3RQ


https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1659542


https://dergipark.org.tr/tr/pub/ictimaiyat/article/902437



https://toplumveutopya.com/yeni-bir-toplum-tipolojisi-olarak-yorgunluk-toplumu-uzerine-bir-inceleme-elif-kasik/


Han, Chul Byung, Yorgunluk-Toplumu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder