SOSYAL MEDYA ÇIKTI, HERKESİN İÇİNDEKİ TEŞHİRCİ AÇIĞA ÇIKTI

BİR TEŞHİR CÜMBÜŞÜ: 

“BAKIN BENİM DE VAR!”

NEVİN BİLGİN 

Eskiden teşhircilik deyince aklımıza sokak ortasında yağmurluğunu açanlar gelirdi. Görenler de görmemezlikten gelir kafasını çevirirdi. "Aaaa deli mi ne" diye de kızardı. 

Şimdi ise Wi-Fi’si olan herkes teşhirciliğin bir şeklini yapmaya başladı. 

“Bakın ben buradaydım” diyor. Yetmez, “Bakın bu da yatağım… bacam… tuvaletim… işte banyomun fayansı… sevgilim, eşim, çocuğum… hatta öpüşme anım!” 

O kadar samimi ki, diş fırçasının kıllarını sayabilirsin.

Sanatçısından siyasetçisine, gazetecisinden hocasına “ben aslında çok mütevazıyım”cılarına kadar…

Herkesin elinde bir “bakın ben” pankartı var. 

Peki neden? 

BİLGİ BEYİN, SELFİE PARMAK İSTER

Neden “bakın şu bilgiyi öğrenin”, “bakın şu konuda ilham alın” demek yerine “bakın bu da ben” demek? Çünkü bilgi paylaşmak beyin ister, ama selfie için sadece parmak yetiyor.

Ve işin en tuhafı: Millet de bundan hoşlanıyor. 

Özel hayatını açtıkça alkışlayan, banyosunu paylaştıkça “yok artık, çok tatlısınız” diyen bir kitle var. Sanki başkasının kahvaltısına bakarak doyan, başkasının dudağına bakarak aşk yaşayan, başkasının arabasına bakarak statü kazanan insanlar… 

Yani teşhirci tek değil, izleyici de bu oyunun gönüllü ortağı.

Öpüşmesini bile paylaşan var ya… 

Hani “en özel anım” derken kastettiği, sadece bir internet bağlantısı ve iyi ışık. 

Biz de beğeni tuşuna basarken, bir nevi “devam et, daha fazlasını göster”, "haydi aç aç" demiş oluyoruz.

Sosyal medya dev bir pazar yeri. 

Kimisi elma satar, kimisi fikir. 

Bizimkiler? Kendini… Üstelik paketleme zahmetine bile girmeden.