ÜNİVERSİTELERDE "GÖSTERİŞ KÜRSÜLERİ"
Arabayla gel, markalı giyin, kahveyle dudak büz ve pozla
Tüketim üzerinden yeni akran zorbalığı
Altın zincirli üniversiteliler çağı, gösterişçi tüketim nesli
"Popüler kafede oturmak” gibi mekan seçimlerinin gençlerin sosyal kimlik inşa etmesi açısından tüketim sembolü haline geldi.
Nevin BİLGİN
Üniversite demek, bilgi, tartışma, düşünce serbestliği demekti. En azından klasik söylem buydu. Şimdi üniversitelere, kampüslerine gidin özellikle de vakıf üniversitelerine. Altın zincirli Tesla'sıyla sınıfın önüne kadar gelen öğrenciler mi dersiniz, elindeki cep telefonlarını yarıştıranlar mı dersiniz, kitap yerine son model labtopları taşıyıp yarıştıranlar mı dersiniz, ailesinin kaç evi oldğundan bahsedenler mi dersiniz...
Kampüste konuşulan konular mı; “hangi arabayla geldin?”, “telefonun değil mi o henüz?”, “O marka çantayı mı taşıyorsun?”. Alışveriş yapılan internet siteleri konuşuluyor sürekli.
Görünür bir sosyal statü oyunu.
Günlük yaşamla ilgileri okul çevresindeki yemekçi ve kahvecilerin fiyatları ile sosyal medyadaki gördükleriyle sınırlı. Okulda aldıkları dersler ise onları liberal sistem düzeninde eleman olmaya hazırlıyor.
Lise seviyesindeki akran zorbalığı da üniversitelere taşınmış durumda. Yaşanan zorbalık ise tabii ki statü üzerinden yürüyor. Markalı tişört, son model bilgisayar, baba parasıyla alınmış araba üniversite gençliği arasında yeni norm hâline geliyor. “Bizim gibi değilsin” mesajı “ her haliyle veriliyor.
Tüketim kültürü ve gençlik
Türkiye’de yapılan araştırmalar da bu yönde sinyaller veriyor. Örneğin:
Sosyal Medyanın Üniversite Öğrencilerinin Tüketim Davranışları Üzerindeki Rolü adlı çalışma sosyal medyanın üniversite öğrencilerinin tüketim davranışlarında önemli olduğu sonucuna varıyor.
Materyalizm ile Gösteriş Tüketimi Arasındaki İlişki adlı araştırma, Ankara’daki üniversite öğrencilerinde materyalist eğilim ile gösterişçi tüketim arasında anlamlı bir bağ bulmuş durumda.
Ayrıca Tüketim Kültürü Bağlamında Bir Mekân Değerlendirmesi Olarak Kahve Kafelerin Üniversite Öğrencileri Tarafından Tüketimi çalışmasında, “popüler kafede oturmak” gibi mekan seçimlerinin gençlerin sosyal kimlik inşa etmesi açısından tüketim sembolü haline geldiği ifade ediliyor.
Bu tür araştırmalar; yalnızca “hangi marka giyiyorsun” la sınırlı değil elbette. Oturulan mekanlar, elde taşınan cihazlar, görünür sermayen neye kadar uzanan bir çizgi. Bu parametreler gençler arasında sosyal dengede önemli rol oynar hale gelmiş durumda.
“Para için her yol mübah” yaklaşımı
Üniversite sahnesinde artık klasik idealizm çoktan buhar olmuş. Bilgiye değer ya da kendimi yetiştireceğim, geliştireceğim, geri kalmayayım motivasyonu da çoktan yok olmuş. Tüm bunlara marka bir çantayla, arabayla, prestiğin binbir gösterisiyle ulaşmak mümkün nasıl olsa yeni dönemde.
Tüm bunlar da “zorbalık”. Tabii ki fiziksel şiddet içermiyor olabilir ama sosyal statü oyunlarında dışlanma, küçümsenme, ikinci planda bırakılma olarak işlemiş durumda.
Neden rahatsız edici?
Eğitim kurumları aslında eşitlikçi olması gereken yerler; herkesin kendini geliştirebildiği, fikir üretip tartışabildiği alanlar. Ama burada “senin markan yok mu?”, “sen arabayla gelmedin mi?” gibi kodlar devreye giriyor.
Öğrenci, öğrenmek için üniversiteye giderken görünürlük için tüketim yapmak zorunda hissediyor. Bu da içsel gelişimi gölgeliyor, dışsal gösterişe yönlendiriyor.
“Arkadaş zorbalığı” diyoruz ama burada klasik zorbalığın değil; “tüketim üzerinden statü baskısı”nın yükseldiği bir versiyonla karşı karşıyayız.
Liberal piyasa koşulları ve medya bombardımanı, “her şey tüketime aç” bir gençlik profili çıkartıyor.
“Para kazan, tüket, göster” formülü.
Kaynakça:
https://dergipark.org.tr/tr/pub/tujomr/issue/89670/1610941
https://sosyolojikbaglam.org/wp-content/uploads/2025/04
https://avesis.akdeniz.edu.tr/yayin/ef9cc999-f0d2-4606-bd66-b256b4a04331/tuketim-kulturu-baglaminda-bir-mekan-degerlendirmesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder