SEN ANLAT KÖŞESİ
KONUKLAR:
PROF.DR. BİNNUR YEŞİLYAPRAK
VE DR. ŞULE ÇAĞLAR
KONU: DANS VE HAREKET TERAPİSİ
RUH VE BEDENİN DANSI
DANSLA PSİKOTERAPİNİN ENTEGRASYONUNA YOLCULUK
"RUH VE BEDEN ARASINDAKİ DANS
PROF. YEŞİLYAPRAK VE DR. ÇAĞLAR İLE DANS TERAPİSİ ÜZERİNE SÖYLEŞİ
"HAREKET BİLİNÇALTININ DIŞA VURUMUDUR"
"HAREKETLE KURULAN EMPATİ"
" TRAVMA SONRASINDA İYİLEŞME VE GELİŞMEYİ DESTEKLER"
"DUR.. HİSSET.. FARK ET.. KABUL ET"
"ARAŞTIRMALARA GÖRE KRONİK AĞRIDAN PARKİNSONA, OTİZMDEN FİBROMİYAJA KADAR BİRÇOK ALANDA OLUMLU SONUÇ VERMEKTEDİR"
"İNSANLAR YAŞAMLARINDA HER BİRİ FARKLI HAREKET MODELLERİYLE KARAKTERİZE EDİLEN BİR DİZİ FARKLI FİZİKSEL AŞAMADAN GEÇER"
Prof.Dr. Binnur Yeşilyaprak ve Dr.Şule Çağlar
NEVİN BİLGİN
Günümüzde dans ve hareketin bir terapi yöntemi olarak kullanıldığını biliyor muydunuz?
Dans ve Hareket Terapisi (DHT), bireylerin duygusal, zihinsel ve fiziksel iyilik halini desteklemek amacıyla kullanılan yenilikçi bir terapi yöntemi.
Bu alandaki en önemli kaynaklardan biri, Türkiye'de bu konuda yazılmış tek kaynak olan ve Prof. Binnur Yeşilyaprak ile Dr. Şule Çağlar tarafından kaleme alınmış olan "Dans ve Hareket Terapisi Grup Uygulamaları" kitabıdır.
Bu kitap, DHT'nin (Dans ve Hareket Terapisi) teorik temellerini ve pratik uygulamalarını detaylı bir şekilde ele almakta ve okuyuculara bu alanda kapsamlı bir rehber sunmaktadır.
Bu röportajda, değerli yazarlarımız Prof. Binnur Yeşilyaprak ve Dr. Şule Çağlar ile DHT'nin teorik temelleri ve uygulama süreçleri hakkında derinlemesine bir sohbet gerçekleştirdik.
Dans ve hareketin insan yaşamındaki yeri ve önemi çok eski zamanlara dayanmaktadır.
Hareket, bizim beden dilimizdir, kendimizi ifade biçimimizdir ve iletişim yolumuzdur.
İhtiyaçlarımızı ve duygularımızı ifade etmek için önce ses, ondan önce de hareket vardı.
Şimdi ise insana terapi sağlayan bir yöntem olarak karşımızda. Depresyon, travma sonrası stres bozukluğu, bireysel gelişim, sosyalleşme yanında araştırmalar gösteriyor ki, kronik ağrı, fibromiyaj, Parkinson, otizm, kalp ve akciğerlerin iyileşmesi, kas kuvveti, dayanıklılık ve motor kondisyonunun artması, kas tonu ve gücü, vücut duruşu, koordinasyon vb. alanlarda olumlu sonuçlar elde edilmektedir.
Hareketin belli biçim ve ritimlerle duygu ifadesi olarak dans formuna dönüşmesi ise, insanlık tarihi kadar eski bir olgudur.
Prof. Binnur Yeşilyaprak ve Dr. Şule Çağlar, Dans ve Hareket Terapisi’nin (DHT) teorik temellerinde hangi psikolojik yaklaşımların bulunduğunu, bu terapinin nasıl bir iyileştirici etkisi olduğunu ve grup uygulamalarının nasıl gerçekleştirildiğini anlatıyorlar:
Atölyelerden çalışmalarTEMELİNDEKİ PSİKOLOJİK YAKLAŞIM NEDİR?
Soru : Dans ve Hareket Terapisi (DHT)’nin teorik temellerinde hangi psikolojik yaklaşımlar bulunmaktadır?
Kuşkusuz ki dans ve hareketin yaşamımızdaki yeri ve önemi çok eskidir.
Hareket; bizim beden dilimizdir. Kendimizi ifade biçimimizdir. İletişim yoludur. Öyle ki; kendi ihtiyaç ve duygularımızı ifade etmek için ‘söz’den önce ‘ses’ vardı, sesten önce de ‘hareket’!.
Hareketin belli biçim ve ritimlerde duygu ifadesi olarak ortaya konmasıyla ‘dans’ formuna dönüşmesi ise insan tarihi kadar eskidir. Şamanlarda belli ritüellerde dansı görüyoruz örneğin.
Dansın bir terapi yöntemi olarak kullanımı ise, 1940'lerde, dans ve psikoterapinin entegrasyonu sonucu gelişmiştir.
DHT; eğitimli bir psikoterapist tarafından dans ve hareketin psikoterapi amaçlı kullanımıdır. DHT, hareketi temel alan ve vücudun deneyimini terapi sürecine katan bir disiplin alanıdır. Yalnızca sözel olarak anlatılanı değil, bedenin söylediklerini de dikkate alır. Tıpkı diğer terapilerde olduğu gibi kişinin anlattıklarına bedeni de katar.
Dans ve Hareket terapistleri, psikoterapi alanında ilk ve temel yaklaşım olan psikanalizi esas aldılar çıkış kaynağı olarak. Daha sonra Gestalt (şekil, form) ve insancıl yaklaşımı içlerine kattılar.
Freud, Jung, Reich’in çalışmaları giderek sonraki yıllarda bilişsel/ davranışsal ve ilişkisel yaklaşımları da kullanarak DHT’nin kapsam alanını genişlettiler.
DHT’nin terapi ortamında kullanımının kuramsal temellerinde öne çıkan varsayımlar şöyle vurgulanabilir:
1. Freud, kişinin “kendilik/benlik” kavramının ilk farkındalığının vücuttan geçtiğini belirtir.. Ayrıca ona göre; "Hareket gerçeği iletir" ve "bilinçaltının dışa vurumu”dur.
2. Carl Gustav Jung’a göre hareket; bilinçdışına ulaşmak için önemli bir araç olarak kullanılabilir.
3. Wilhelm Reich, bedene dikkat çekmiş ve bireylerin duygularını bastırmak ve gizlemek için bedensel bir zırha büründüklerini söylemiştir. Bu bağlamda Reich, çatışmaların ve travmanın kişinin bedeninde duruş ve davranışında ortaya çıktığına; bireyin beden zırhı üzerinde çalışarak, eski çatışmaları ve gerginliği serbest bırakarak psikolojik değişimi teşvik edebileceğine inanmıştır.
4. Terapötik sürece dans ve hareketi dahil etmenin diğer bir gerekçesi gelişimsel psikoloji kuramlarına dayanmaktadır. İnsan davranışına başlangıçta fiziksel yönelimli deneyimler hakimdir. Bebeklik döneminde hareket, iletişim kurmanın birincil yoludur. “Anne ve bebek arasındaki bedensel etkileşim", bir anlamda ilk diyalogdur.
İnsanlar yaşamlarında her biri farklı hareket modelleriyle karakterize edilen bir dizi farklı fiziksel aşamadan geçer.
Fritz Perls "Beden her şeyi bilir” der. İnsan olarak; bedenimiz, zihnimiz ve çevre ile etkileşimimiz arasındaki birliğin sonucuyuz. Ancak hayatımızın çoğunu bu bağı kuramadan, “bağlantısız” olarak, bu “bütünleşme”yi sağlayamadan geçiriyoruz.
5. DHT, Sullivan'ın ilişkisel psikoloji kuramındaki bazı varsayımları da esas alır. Buna göre; “Kişilik, ilişkiler içinde oluşur.” Hareket yoluyla, bireyin ‘kendisiyle ve başkalarıyla bir ilişki duygusu oluşturmak veya yeniden yapılanmasını sağlamak’ mümkün olabilir.
Dr. Şule ÇağlarUYGULAMA ALANLARI NELERDİR?
DHT uygulamaları; ‘koruyucu, önleyici, geliştirici ve iyileştirici ruh sağlığı’ çalışmaları kapsamında çok farklı gruplarda etkili bir şekilde kullanılabilir. Çocuk, ergen, bireyler, çiftler, aileler ve farklı gruplarla her yaştan bireylerle yapılan çalışmalarda işe yarar.
⦁ Yetişkin ve yaşlı kişilerle yapılan psikolojik ve psikiyatrik uygulamalarda,
⦁ Alkol ve madde bağımlılığı kliniklerinde,
⦁ Psikoterapi birimlerinde,
⦁ Travma ünitelerinde,
⦁ Psikolojik hizmetlerin sunulduğu farklı ortamlarda,
⦁ Ruh Sağlığı merkezlerinde,
⦁ Hastanelerde,
⦁ Rehabilitasyon merkezlerinde,
⦁ Eğitim, okul, huzurevleri, kreşler, çocuk gençlik merkezleri ve toplum merkezlerinde uygulanabilir.
Türkiye'de bu alandaki tek kitap
BİREYSEL GELİŞİM VE DANS TERAPİSİ
Soru : Bireysel gelişimde dans terapisinin rolü nedir?
BİREYSEL GELİŞİM VE DHT
Bu alandaki uygulamalar farklı gelişim dönemlerinde beklenen ‘gelişim görevleri’ni destekleyici olarak kullanılmaktadır. Örneğin sosyal ve psikolojik beceriler dediğimiz ‘ilişki kurma’ ve ‘duyguları fark etme ve ifade etme’ becerileri gibi. Anlaşılacağı gibi çok geniş bir kapsamdan söz ediyoruz.
Dans/Hareket Terapisi uygulamaları psikiyatride, psikolojide, tıpta, hemşirelikte, fizyoterapide ve dans terapisinin kendi özgün disiplin alanında yapılmaktadır.
DHT’nin; kaygı, depresyon, beden imajı, benlik saygısı, dikkat ve iletişim becerileri, stres, vücut gerginliği, yeme bozuklukları ve depresyon gibi alanlarda başarı ile kullanıldığını ortaya koyan çok sayıda araştırma rapor edilmektedir.
DHT ile ilgili araştırmalar, kişinin yaşadığı korku verici olayların üstesinden gelmesine, fiziksel benliğini hissetmesine, sorunlarını analiz edip günlük sorunlar için yapıcı çözümler üretmesine, kişinin beden imajı ve benlik saygısının artmasına, iyilik hâlinin artmasına, ruh hâlinin iyileşmesine, beden imajının olumlu olmasına katkıda bulunduğunu göstermektedir.
Binnur Yeşilyaprak
AĞRI, PARKİNSON, OTİZM, KAS KUVVETİ...
Soru : Sağlık alanında DHT uygulamalarında hangi bulgulara ulaşılmıştır?
DHT konusundaki kitabımızda bu konudaki araştırma bulgularına yer verilmiştir. Ancak biz uygulamalarımızı klinik ortamlarda sürdürmüyoruz. Daha çok yukarıda değindiğimiz gibi gelişimsel alanda ‘beden ile temas kurma, duyguları fark etme ve ifade etme, kendini kabul vb. amaçla atölye çalışmaları yapıyoruz.
Literatürü incelediğimizde klinik ortamlardaki uygulama ve araştırma bulguları bize açıkça gösteriyor; DHT ile; kronik ağrı, fibromiyaj, Parkinson, otizm, kalp ve akciğerlerin iyileşmesi, kas kuvveti, dayanıklılık ve motor kondisyonunun artması, kas tonu ve gücü, vücut duruşu, koordinasyon vb. alanlarda olumlu sonuçlar elde edilmektedir.
Kitaptan bir fotoğraf
KİNESTETİK EMPATİ VE DANS
Soru : Sosyal becerinin geliştirilmesi için DHT nasıl kullanılabilir?
Dans terapisinin bireylere sağladığı önemli faydalardan biri de sosyal gelişime olumlu etkisidir. Dans terapisi, her yaştaki bireylere, ortak hareket deneyimlerine katılabilecekleri, sosyal etkileşimi ve bağlantıyı teşvik edebilecekleri bir alan sunar.
Otantik Dans ve hareketin sözsüz doğası, bireylerin başkalarıyla geleneksel sözlü yollarla zorlayıcı olabilecek iletişimi özgürce ve doğallıkla kurmasına olanak tanır.
Araştırma sonuçları ile dans terapisinin; kişilerarası becerileri ve bilişsel yetenekleri arttırdığı bulunmuştur. Bireyler dans terapisine katılarak paylaşma ve işbirliği gibi sosyal becerileri geliştirme ve uygulama fırsatına sahip olurlar.
Dans terapisi seanslarının yapılandırılmış doğası, bu becerilerin destekleyici ve kapsayıcı bir ortamda öğrenilmesi ve uygulanması için bir çerçeve sağlar.
DHT terapisinin en önemli aracı “Kinestetik empati”dir: “Bir diğerinin beden hareketlerine tanıklık etmek, gözlemlemek ve onun bedenindeki hareketlerden ne hissettiğini, duygusunu anlamak ve bunu ona yansıtmak.” Bir nevi hareket aracılığı ile kurulan empati olarak ifade edilebilir.
Kinestetik empati, bedensel bir süreçtir. Terapist, danışanın hareketi ve vücutsal ifadesi ile uyumlanır. Terapistin vücut dilinin şekil ve nitelik olarak karşısındaki kişiyle duygusal uyum içerisindedir. Terapist kendi kinestetik duyumsamalarını fark ederek danışanın içsel duygu durumunu vücuduyla hisseder ve ona yansıtır.
Bireyler, DHT uygulamalarında kinestetik empati becerilerini geliştirir. Bu da kişinin duygusal ifadelerini, beden dilini ve jestlerini dikkatlice gözlemleyerek onun duygusal durumunu anlamaya çalışmayı içerir.
İletişim ve empati becerilerini geliştirmek; birbirlerinin bakış açılarını, düşünme biçimlerini ve duygularını anlamasını sağlar. DHT, sadece sosyal becerileri geliştirmekle kalmıyor, aynı zamanda bir birliktelik durumuna girme ve bu durumu sürdürme becerilerini destekliyor. Bu beceri de her türlü etkileşimin sorunsuz şekilde akmasına yardımcı olur. Böylece insanlar arasındaki iletişim daha samimi olarak derinleşebilir, çatışmaların çözümü kolaylaşabilir ve duygusal bir bağ oluşturmak mümkün hale gelebilir.
Sonuç olarak dans terapisi, karşılaştığımız sosyalleşme zorluklarına çözüm bulmak için benzersiz bir yaklaşım sunmaktadır.
Sözsüz iletişime odaklanan ve kendini ifade etmek için özgür ve güvenli bir platform sağlayan dans terapisi, sosyal gelişimi destekler.
Kitaptan bir sayfaTRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞUNDAKİ ETKİLERİ
Soru : DHT’nin travma sonrası stres bozukluğu üzerindeki etkileri nasıl?
Travma deneyimlerimiz vücudun içindedirler ve bazen oraya hapsolurlar. Çünkü travma deneyimini sözel olarak ifade etmek çok kolay olmaz. Hareket ve dans bunların kilidini açar.
Fiziksel ve bedensel anlatımlar, değişim, dönüşüm ve iç görü kazanma süreçlerinin anahtarı olarak terapist tarafından kullanılır. Travma ile ilgili duyguların beden hareketi yoluyla ifadesi önemlidir. Travmayı tanımlamak, ele almak ve desteklemek için hareketin kullanımı, araştırma literatüründe uzun zamandan beri kabul görmüştür.
DHT travma sonrası stres bozukluklarının iyileştirilmesinde başarı ile kullanılır. DHT bireylere; travma tepkilerinin farkına varmasına yardımcı olur, vücutta travma belirtilerinin nasıl düzenleneceğini öğretir, travmatik olaya yanıt olarak vücutları aracılığıyla yeni hareketler öğrenir. Zihin-beden bağlantısını güçlendirir.
Zihninde ve vücutta aynı anda neler olup bittiğine dair bir farkındalık geliştirir. Böylece iyileşme ve gelişmeyi destekler DHT.
ZORLUKLARI VAR MI?
Soru: DHT uygulamaları konusunda karşılaştığınız en önemli zorluk nedir ve nasıl başa çıkıyorsunuz?
Biz DHT konusunda gençlerle ve yetişkinlerle grup uygulamaları yapıyoruz. Bunlar bir-kaç saatlik veya birkaç günlük programlar şeklinde.
Bu atölyelerde amacımız, katılımcılar eğer profesyonel olarak psikoterapi ile çalışıyorlarsa; bu teknikleri öğrenip kendi repertuarlarına katmalarına yöneliktir. Diğeri ise kendi bedenlerini keşfetmek ve otantik dans ve hareket yoluyla beden arşivlerine ulaşarak bastırdıkları duyguları ortaya çıkarmak..
Bu konuda yaşadığımız güçlük şu: Bizlere hep ‘düşünmek’ öğretilmiş yani zihne odaklanmayı öğrenmişiz. Sosyal yazılım içinde duyguları da bastırmayı ve ‘kabul edilir şekilde’ ifade etmeyi öğrenmişiz. Bize hep “Ne düşünüyorsun?” diye sorulmuş ama “Ne hissediyorsun?” diye sorulmamış! Bu yüzden kendimizi hep alışılmış sosyal kalıplar içine sıkıştırmışız.
Atölyelerde katılımcılar bu gerçeği fark edince çok şaşırıyor.. Bunu fark ediyorlar ama bedenlerinde sıkıştırdıkları duyguları nasıl ifade edeceklerini bilemiyorlar.
kitaptan bir sayfa
İÇİNE ODAKLAN VE SPONTANE DANS ET
Otantik hareket yani “içine odaklan ve spontane olarak dans et” dediğimizde hep kalıp hareketler içinde kaldıklarını gözlemliyorlar. İşte sosyal yazılımın, özellikle cinsiyete göre bize giydirdiği ‘zırh’ ları çıkarmak çok zor.. Bu zorluk zamanla yavaş yavaş aşılıyor. Özgür ve güvenli atölye ortamında kabul edici-sessiz tanıkların eşliğinde zaman içinde ilerleyen uygulamalarla aşılıyor.
DUR, HİSSET, FARK ET, KABUL ET
Soru: Yoganın, fiziksel hareketler ve meditasyon da dahil olmak üzere insan psikolojisi üzerine etkileri konusunda neler söylersiniz?
Doğu kültüründe çok uzun çağlardan beri benimsenen yoga ve meditasyon bize, dış sesleri susturup iç sesimize odaklanmayı sağlamaya yardımcı oluyor. Otomatik pilota bağlı hayatlarımızda kendimize; “DUR.. HİSSET.. FARK ET.. KABUL ET..” demek için özellikle meditasyon ve yoganın etkili olduğu kabul edilir.
Bir diğer ifade ile bedene odaklanmada kendimizi disipline etmek açısından önemli. Zihni susturmak ve bedeni dinlemek için yoga ve meditasyondan yararlanılabilir. Hareketten söz ettik zaten. Biz atölye çalışmalarımızda özellikle nefes meditasyonu yapıyoruz.
Teşekkür ederiz.
Ek: Laban Hareket Analizi Nedir?
Laban Hareket Analizi (Laban Movement Analysis, LMA), Rudolf Laban'ın geliştirdiği ve Irmgard Bartenieff gibi diğer uzmanlar tarafından genişletilmiş bir yöntemdir. Bu analiz, insan hareketlerini tanımlamak, görselleştirmek, yorumlamak ve belgelemek için kullanılan bir dille ve yöntemle ilgilidir.
Vücut (Body): Vücut hareketlerinin fiziksel ve yapısal özelliklerini tanımlar. Vücut kategorisi, hangi vücut parçalarının hareket ettiğini, hangi parçaların bağlantılı olduğunu ve genel vücut düzenlerini açıklar.
Çaba (Effort): Hareketin niteliklerini tanımlar. Çaba, hareketin ne kadar güçlü, hızlı, ağır veya yumuşak olduğunu ifade eder.
Şekil (Shape): Vücutın şekillenmesi ve bu şekillenmenin nedenlerini tanımlar. Şekil, vücutın nerede hareket ettiği ve bu hareketin nasıl bir şekil oluşturduğunu açıklar.
Mekan (Space): Vücut hareketlerinin mekânda nasıl düzenlendiğini ve bu mekânda nasıl ilişkiler kurulduğunu tanımlar.
Laban Hareket Analizi, dansçılar, aktörler, müzisyenler ve sporcular gibi çeşitli alanlarda kullanılır. Aynı zamanda fizyoterapistler, işlevsel terapistler ve psikoterapistler tarafından da kullanılmaktadır1. Bu analiz, insanların hareketlerini daha iyi anlamalarına ve daha etkili bir şekilde kullanmalarına yardımcı olur