VENEZUELA: “NARKO-DEVLET” İTHAMLARI, PETROL VE NADİR ELEMENT REZERVLERİ VE ABD NİN KARAYİPLER STRATEJİSİ
NEVİN BİLGİN
Venezuela üzerine yürütülen tartışmalar, yalnızca ikili ilişkiler ya da güncel siyasi krizlerle sınırlı değil; aynı zamanda uluslararası sistemin güç dengelerini, doğal kaynakların jeopolitik değerini ve güvenlik söylemlerinin nasıl kullanıldığını da gözler önüne seriyor. Bir yanda ABD’nin uyuşturucu ile mücadele ve bölgesel güvenlik gerekçeleri öne çıkarken, diğer yanda Venezuela yönetimi bu politikaların egemenlik ihlali ve kaynakların kontrolüyle ilgili olduğunu savunuyor. “Narko-devlet” ithamları, ekonomik yaptırımlar, askeri operasyonlar ve diplomatik gerilimler bu çerçevenin parçaları haline geliyor. Dolayısıyla yaşananlar, hem Latin Amerika’daki bağımsızlık arayışlarının hem de küresel güç mücadelelerinin kesişim noktasında okunması gereken bir tablo sunuyor.
Venezuela’nın Ankara Büyükelçisi Freddy Eduardo Molina Gutiérrez, Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) konferansında ülkesinin son yirmi beş yılını, dış müdahale iddialarını ve “yeraltı kaynakları” üzerinden şekillenen jeopolitik gerilimi bir çerçeve içinde anlattı. Konferansı, Hugo Chávez’in yıllar önceki uyarılarından kısa video görüntüleriyle açan Büyükelçi, konuşmasında “egemenlik mi, güvenlik mi?” sorusunu Karayipler bağlamında tartışmaya açtı ve ABD’nin bölgedeki varlığını eleştirel bir mercekten değerlendirdi.
Büyükelçi’nin vurguları şöyle oldu;
·Neden tartışıyoruz? Yaşanan askeri ve istihbari hareketlilik, bölgedeki “uyuşturucuyla mücadele” söylemiyle meşrulaştırılmaya çalışılan; asıl hedef ise Venezuela’nın yeraltı kaynaklarına (petrol, altın, nadir toprak elementleri, tatlı su rezervleri vb.) erişimdir.
·“Narko-devlet” söylemi: “Söylem olarak üretilen ‘narko-devlet’ miti” eleştirildi. Büyükelçi, bu söylentinin Venezuela’ya baskıyı meşrulaştırma gerekçesi yapmak için uydurulduğunu, esas uyuşturucu gelirleri ve kara paranın ABD ve Avrupa’da aklandığını, asıl uyuşturucu ağlarını ve patronlarını göstermeyen bir çifte standardın uygulandığını savundu.
· Büyükelçi tarihsel kırılma noktalarını da şöyle anlattı.
o2001: Chávez’in “petrol halkın” dediği yıllar olarak hatırlatıldı.
o2002: Chávez devrimine/iktidara yönelik darbe girişimi hatırlatıldı.
o2006–2012: Kaynakların millîleştirilmesi ve OPEC’te etkinliğin artışı dönemi olarak sunuldu.
o2013–2014: Maduro döneminin başı; medya eleştirilerinin ve iç politik baskıların yükselişi.
o2015: Obama döneminde çıkarılan bazı kararname ve tehditlerin devreye girmesi.
o2017–2018: Tek taraflı yaptırımların başladığı, ülke ekonomisini zorladığı yıllar.
o2019: Yalnızlaştırma ve dış politik baskı döneminin tırmanması.
o2021 & 2023: Yaptırım kapsamının genişletilmesi; “narko-devlet” söylentilerinin daha fazla gündeme gelmesi.
o2024–2025: Büyükelçinin tanımlamasıyla “saldırılar/operasyonlar”ın daha askeri bir niteliğe bürünmesi; deniz ve denizaltı seferberlikleriyle ilgili endişeler.
·“Tek suçumuz bağımsızlık ilan etmek” vurgusu: Büyükelçi, uluslararası baskının ve yaptırımların esas amacının ülkeyi diz çöktürmek, kaynakları ele geçirmek ve başka bir düzen kurmak olduğunu belirtti.
Ayrıca Maduro’ya konan ödül kararını örnek göstererek, lider hedefli bir kişiselleştirme politikasının da politik hedefler taşıdığını savundu.
Rota, rakamlar ve uyuşturucu iddiaları
·Konferansta Büyükelçi rakamların BM Uyuşturucu Ofisi gibi uluslararası veriler olduğunu hatırlatılarak, küresel kokain arzının büyük kısmının (yüzde 90) Kolombiya’dan karşılandığını, dünyanın en büyük tüketicisinin ABD olduğunu belirtti.
Büyükelçi, Kuzey rotalarının ve Pasifik rotasının önemine değindi; Venezuela’nın küresel kokain arzındaki payının sınırlı olduğunu, Karayip rotasının çok parçalı ve kontrolün güç olduğunu ifade etti. Venezüelladan geçen uyuşturucunun Avrupa'ya gittiğini aktardı.
Jeoekonomik vurgular: rezervler ve stratejik değer
·Petrol: Büyükelçi, Venezuela’nın hâlâ yüzlerce yıllık (konferans ifadesiyle “300 yıl yetecek”) petrol rezervlerine sahip olduğunu iddia etti; petrol gelirlerinin önemine ve geçmişte halk yararına kullanma politikalarına gönderme yaptı. Ayrıca Venezuela'dan 4-5 günde petrolün ABD'ye ulaştığını, Körfez'den ise 45 günde geldiğine dikkat çekerek, Venezuela'daki petrolün çıkarılma maliyetinin daha düşük olduğunu anlattı.
·Altın ve nadir toprak elementleri: Venezuela’nın altın rezervleri ve nadir toprak elementleri bakımından dünya çapında önemli bir potansiyel taşıdığı; nadir elementlerin özellikle yenilenebilir teknolojiler ve savunma sanayi için stratejik olduğunu vurguladı.
·Tatlı su ve biyoçeşitlilik: Ülkenin tatlı su kaynakları ve zengin biyoçeşitliliği ile ekosistem açısından kritik bir konumda olduğunu, bu kaynakların jeopolitik değerinin giderek arttığına dikkat çekti.
ABD’nin askeri varlığı ve amaç tartışması
Büyükelçi, Karayipler’deki ABD varlığını “egemenlik temelli mi yoksa güvenlik temelli mi?” sorusuyla sorguladı; “eğer amaç gerçekten uyuşturucu yakalamaksa, neden küçük sürat tekneleri için nükleer denizaltılar veya ağır askeri donanım konuşlandırılsın?” örneğini vererek konuşmanın güvenlik söyleminin ötesine geçtiğini ima etti.
Ona göre amaç, bölge üzerinde stratejik hakimiyet kurmak ve yeraltı zenginliklerine erişimi garanti etmek.
Büyükelçi, medyada ve uluslararası söylemde tek taraflı bakış ve suçun toplumsal kökenlerini görmezden gelme eleştirisi yaptı: “Uyuşturucudan elde edilen gelirlerin nasıl aklandığı, asıl patronlar ve finans ağları neden gösterilmiyor?” sorusunu yöneltti.
Ayrıca, dış müdahale iddiaları bağlamında “egemen bir ülkenin liderine ödül koymak” gibi uygulamaların uluslararası hukukun sınırları ve etik tartışmaları doğurduğunu vurguladı.