HAVAYOLLARINDA YENİ DÖNEM:
HER ŞEYİN BİR BEDELİ VAR
SU İKRAMI BİLE YOK VE FAHİŞ FİYATLI
EL ÇANTASI BİLE 3 KG AŞARSA PARA ÖDEMEK ZORUNDASINIZ
KABİNE AYRI, UÇAKALTI BAGAJA AYRI PARA ÖDEMEK ZORUNDASINIZ
İSTEDİĞİNİZ KOLTUK İÇİN EKSTRA PARA ÖDEMEK ZORUNDASINIZ
TV İZLEMEK İÇİN ÜYELİK, WİFİ İÇİN ÜYELİK PARASI ÖDEMEK ZORUNDASINIZ
Nevin BİLGİN
Bir zamanlar gökyüzünde uçmak, insanlığın en büyük hayallerinden biriydi. Bugün ise bu hayalin maliyeti yalnızca bilet fiyatıyla sınırlı değil. Havayolu şirketleri, özellikle düşük maliyetli hatlarda, her şeyi adım adım ücretlendiren bir sisteme geçmiş durumda.
El bagajınız 3 kiloyu geçtiğinde kabin bagajı hakkınız bitiyor, ekstra ücret ödemeniz gerekiyor. Valiziniz için zaten ayrı bir bedel var; fakat iş bununla da kalmıyor. Check-in sırasında koltuğunuzu seçmek isterseniz, cam kenarı mı koridor mu sorusu artık bir tercihten çok, cüzdanınızı ilgilendiren bir meseleye dönüşüyor. Uçak içi internet kullanmak, film izlemek veya sadece bir şişe su almak dahi ek bir ücret gerektiriyor. Kısacası, gökyüzüne adım attığınız andan itibaren nefes almak dışında her şeyin bir fiyatı var.
Bu noktada şu soruyu sormak kaçınılmaz: Ulaşımı daha ucuz hale getirmek için yola çıkan düşük maliyetli havayolu modeli, gerçekten yolcunun lehine mi işliyor? Yoksa “ucuz bilet” algısının altında, yolcuları parça parça daha fazla ödeme yapmaya zorlayan bir sistem mi yatıyor?
İşin ironik yanı şu ki, yakında yolcuların kilosuna göre tartılıp ücretlendirileceği ya da tuvalet için turnikeler konulacağı söylense, çoğumuz şaşırmaz hale geldik.
Gökyüzünde özgürlük vadeden havayolu yolculuğu, bugün giderek daha çok bir tüketim zincirine dönüşüyor. Belki de asıl sorgulamamız gereken nokta şu: Uçmak, bir ihtiyaç mı yoksa havayolu şirketlerinin kârlılık oyununda bizi sürekli daha fazla harcamaya yönelten bir tuzak mı?